MAKEDONYA BAŞKENTİ
Barışın temsilcisi olarak dünyada büyük bir üne sahip olan Makedonya Cumhuriyeti’nin başkenti, tarihi mirasları hiç bozmadan aksine üstüne kültür katarak büyüyen Üsküp şehridir. Kardeşliğin başkenti olan Üsküp, başta Türkler olmak üzere birçok milleti de içinde barındırır. Din ve kültür anlayışı içerisinde sakinliğini koruyan bu ilde yaşam standardı da bu yüzden oldukça yüksektir. Makedonların yanı sıra Türkler ve Arnavutların sahip olduğu kültür birliği zamanla tadına doyum olmaz bir armoni oluşturmuştur. Geçmişten geleceğe kültür miraslarına sahip çıkması, Osmanlı zamanından günümüze kadar gelen tarihi eserler ve yemekler açıkça kanıttır.
Bugün sokaklarında, çarşılarında bile dolaştığınızda zamanında Osmanlı himayesinde sevilen bir kent olduğunu anlamamak içten değildir. Bu sebeple Makedonyalıların Türk halkına karşı çok farklı bir sempatisi vardır. Asla kötü gözle bakılmaz aksine ticari işletmelerin bile çoğu Türk tüccarlara aittir. Hatta Üsküp’te yer alan Old Bazaar adlı büyük alışveriş merkezi Türklere aittir ve oldukça da tercih edilen alışveriş merkezlerinden biridir. Tabi sadece Old Bazaar değil Mustafa Paşa Camii, Sulu Han, Kurşunlu Han, Davut Paşa Hamamı gibi tarihi yerler de yine Osmanlıya yani Türklere aittir. Hatta eski Türk evleri olarak bilinen evlerde halen canlılığını korumaktadır. Üsküp kalesi yeniden restore edilerek sahiplenen kültür anlayışı korunmaktadır. Sultan I. Murad zamanında yaptırılan Taş Köprü görülmesi gereken harika kalıntılardan biri iken maalesef 1963 yılında yaşanan üzücü bir deprem nedeniyle büyük bir kısmı zarar görmüştür.
Büyük kültürlere beşiklik yapan Üsküp şehrinde birçok evliyanın türbesi olduğu da söylenir. Kıymetli şairimiz Yahya Kemal Beyatlı, Üsküp’te dünyaya gelmiştir ve bu ünlü şairimiz bu kenti Fatih devrinin evliya mezarlığı olarak adlandırır. Bu da pek çok kıymetli evliyanın bu topraklarda yattığını açıkça göstermektedir. Vardar nehrinin içinden geçmesi şehri daha da cazibeli kılmıştır. Osmanlı zamanında da tarıma ve nehirlere önem verildiğinden burası uzun süre çok değerli topraklar olarak ilan edilmiştir. Asırlar önce büyük imparatorluktan öğrenilen kültür anlayışı ve barışçıl yaşam hala hâkimdir. Belki de bu sebeple o zamandan kalan mimari yapılar özenle korunmuştur. Ortasında geçen Vardar nehri şehri eski ve yeni diye ikiye bölmüştür fakat nehrin şehrin ortasından geçmesi sadece Osmanlı değil, Osmanlıdan önce Bizans, Bulgar, Sırbistan gibi hükümdarlıkların da başkent ilan ettiği bir kenttir.
Yüz ölçümü olarak Makedonya’nın en büyük kara parçası olması, en kalabalık şehri olmasına da vesile olmuştur. Burada sadece Türk ve Makedonlar değil ayrıca Sırp, Arnavut, Roman ve Boşnaklar da yaşarlar. Böyle kalabalık ırkların hepsinin barış ve huzur içinde yaşıyor olmaları bu kenti dünya çapında sayılı barışçıl kentler arasına sokmaktadır. Bu kentte ayrıca yemek kültürü de oldukça gelişmiştir. Lokanta ve restoranlarında daha önce hiçbir yerde tadamayacağınız kadar geniş kültür lezzetleri yer almaktadır. Osmanlı, Makedon, Roma, Arnavut gibi birbirinden kıymetli milletlerin örf ve adetlerine ait olan yemek tarzları ve sofra düzenleri birbirinden ihtişamlı örneklerdendir. Özellikle Osmanlı sofralarına gösterilen özenden dolayı, imparatorluktan bugüne kadar gelen meşhur yemekleri şehrin neredeyse her yerinde tadabilirsiniz.
Ekonomik bakımdan da gittikçe büyüyen bu şehirde şuan itibariyle ortalama 64 bin adedin çok üstünde şirket yer almaktadır. Bankacılık ve lojistik sektöründe gözle görülür bir ilerleme seyredilmesi dışında spor ve kültür alanlarında da büyük ilerlemelerin görüldüğü saptanmaktadır. Yaşamak için, okumak için veya tatil için sıklıkla seçilen Makedonya Cumhuriyetinin incisi Üsküp dünya çapında görülmesi gereken nadide şehirlerarasında yerini almıştır. Birçok ülkenin şehirleriyle kurulan kardeş şehir planı ülkelerin savaş içerisindeyken cana yakın ve barışçıl bir şehir ile tanışmalarına olanak sağlamıştır. Türkiye’de birkaç il ile Almanya, Polonya, Karadağ, Büyük Britanya, Slovenya, İspanya, Sırbistan, Romanya, İtalya, Fransa, Mısır, Çin Halk Cumhuriyeti, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan gibi kıymetli ülke ve adalarla da kardeş şehir statüsüne sahiptir.
Yaşanılası şehir Üsküp coğrafi konumu itibariyle her zaman gözde yerlerden biri olarak bilinmektedir. İklim koşullarının güzelliği, doğa harikalarının birleşmesi, huzurun her alana hâkim olması bu toprakları inanılmaz kılmaktadır. Vardar nehrinin uzandığı alanlar boyunca spor aktiviteleri gerçekleştirebilirsiniz. Dilerseniz kano turu yapın. Bisikletlerle nehir kenarındaki ormanlık alanlarda dolaşın. Çadır kurun, kamp keyfi yaşayın, gezin dolaşın Vardar nehrinin eskiden şimdiye kadar topluluk olarak yaşayan göçebe halklar için ne kadar değerli olduğunu kendiniz keşfedin. Huzuru yaşamak için, bolca eğlenip keyif yaşamak için mutlaka Üsküp şehrine uğramalısınız. Irk, din, dil yapılmadan her kültürü içinde barındırmasıyla oluşan muhteşem kültür kaynaşması dünya çapında çok az şehirde şahit olacağınız bir şeydir. İşte burası kültür kaynaşmalarının yoğunlukla yaşandığı enteresan yerlerden birisidir. Bozulmamış Türk kültürünü burada da bulabilmeniz sizi kendi evinizde gibi hissettirecektir.
Eksilmeden bugünlere kadar gelen Osmanlı kültürü, Osmanlı tarihi mekânları, Osmanlı yemekleri yabancılık çekmeyeceğiniz anlamına gelir. Zamanında yaşanan üzücü depreme rağmen erken toparlanmış ve tahrip olan mirasların hepsine tekrardan sahip çıkılarak restore edilmiştir. Fazlaca zarar gören bölgeler ise teorik olarak müzeye dönüştürülerek korunmaya çalışılmıştır. Geçmişini inkâr edenler asla bir başarıya ulaşamaz diyerek geleceğe ışık tutan Makedonya ülkesi Üsküp gibi büyülü topraklarda başkent kurması gerçekten de göz kamaştırıcıdır. Bölgenin en büyük nehrinin iki yakasına kurulan şehir, nehirden her alanda yararlanılmasına da olanak tanımıştır. Nehir boyunca suyundan yararlanıldığı gibi ayrıca nehir kenarları oturma alanları, parklar olarak ta düzenlenerek daha da çekici hale getirilmiştir. Böyle doğa harikası bir varoluşun mantıklıca kullanılması da Üsküp halkının üstün zekâsını göstermektedir.